- Konuyu Başlatan
- AdminCP
- #1
- Katılım
- 6 Kasım 2024
- Mesajlar
- 2,175
- Reaksiyon puanı
- 118
- Puanları
- 63
1. Asya
a) Siyasi DurumBizans: Kavimler göçü sonunda büyük sıkıntılar yaşayan Roma, 395 yılında Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayrılmıştır. Doğu Roma İmparatorluğu zamanla başkenti Bizans’ın adıyla anılarak, Bizans İmparatorluğu olarak ifade edilmeye başladı. 476 yılında Batı Roma İmparatorluğu yıkılınca, Bizans Devleti, Roma İmparatorluğunun devamı şeklinde yaşamaya devam etmiştir. Bizans İmparatorluğunun en parlak devri Jüstinyen zamanıdır. Bu zamanda Bizans sınırları genişledi. Asya, Avrupa ve Afrika’nın bazı bölümleri ele geçirildi. Jüstinyen’in ölümünden sonra Bizans eski gücünü koruyamadı. İslamiyetin doğuşu sırasında Bizans İmparatorluğunun başında Heraklius vardı. Bizans yıpranmasına rağmen Orta Doğu’nun en güçlü devletiydi.
Sasaniler
İslamiyetin doğuşu sırasında İran’da merkezi Medain şehri olanSasâniler Devleti vardı. Göktürk ve Bizans’la mücadele halindeydi. Bu dönemde
Sasânilerin başında II. Hüsrev Perhiz (590-628) bulunuyordu.
Japonya
İslamiyetin doğduğu yıllarda Japonya’da Çin kültürü etkili idi. Bu dönemde Japonya, Asya ve dünya siyasetinde etkili bir ülke değildi.
Göktürkler
İslamiyetin doğuşu sırasında bütün Orta Asya Göktürklerin hakimiyetindeydi. Sınırları Kore’den Hazar Denizi’ne kadar uzanıyordu.
Hindistan
İslamiyetin doğuşu sırasında Hindistan’da siyasi birlik yoktu. Derebeylikler hüküm sürmekteydi.
Çin
Bu devirde Mançurya’dan Sasâni ve Bizans sınırlarına kadar bütün Orta Asya’yı denetimine alan Göktürklerin bölünmesinden yararlanan Çin, Batı Göktükleri ile münasebetlerini geliştirmiş, Çin Seddini tamir ettirmiş ve kuzeyden gelen akınları önlemiştir. İslamiyetin doğuşu sırasında Çin’de Sui Hânedanı hâkimdi.
İslamiyetin doğuşu sırasında İran’da merkezi Medain şehri olanSasâniler Devleti vardı. Göktürk ve Bizans’la mücadele halindeydi. Bu dönemde
Sasânilerin başında II. Hüsrev Perhiz (590-628) bulunuyordu.
Japonya
İslamiyetin doğduğu yıllarda Japonya’da Çin kültürü etkili idi. Bu dönemde Japonya, Asya ve dünya siyasetinde etkili bir ülke değildi.
Göktürkler
İslamiyetin doğuşu sırasında bütün Orta Asya Göktürklerin hakimiyetindeydi. Sınırları Kore’den Hazar Denizi’ne kadar uzanıyordu.
Hindistan
İslamiyetin doğuşu sırasında Hindistan’da siyasi birlik yoktu. Derebeylikler hüküm sürmekteydi.
Çin
Bu devirde Mançurya’dan Sasâni ve Bizans sınırlarına kadar bütün Orta Asya’yı denetimine alan Göktürklerin bölünmesinden yararlanan Çin, Batı Göktükleri ile münasebetlerini geliştirmiş, Çin Seddini tamir ettirmiş ve kuzeyden gelen akınları önlemiştir. İslamiyetin doğuşu sırasında Çin’de Sui Hânedanı hâkimdi.
b) Din ve İnanış
Bizans: İslamiyet’in doğuşu sırasında Bizans’ın resmi dini Hristiyanlık idi.
Sasâniler : İran’da ve İran tesirinde kalan ülkelerde hakim din Zendüştlük (Mecûsilik) idi.
Göktürkler: İslamiyetin doğuşu sırasında Türkler çeşitli din ve kültürlerle çevrili bir sahada yaşıyorlardı. Bu nedenle Hristiyanlık, Zerdüştlük, Budizm, Manihaizm ve Yahudilik gibi dinlerle temasları vardı. Türklerin bir kısmı bu dinlerden bazılarını kabul etmesine rağmen, hiçbirini sahip oldukları inanç ve geleneklerle bağdaştıramamışlardır. Göktürkler kainatın yaratıcısı olarak tek ve ebedi kabul ettikleri Gök Tanrıya inanıyorlardı.
Hindistan: Hinduizm en yaygın dindi. Kast sistemini benimseyen bu dinde en yüksek mevkide Brahmanlar bulunmaktaydı. Hinduizmin katı “kast” sistemine ve Brahman sınıfının otoritesine bir tepki olarak doğan Budizm Hindistan’da fazla etkili olmamıştır.
Çin: Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Budizm dinleri hâkimdi.
Japonya: Konfüçyüslük, Taoizm, Budizm ve Japon milli dini olan fiintoizm dinleri hakimdi. fiinto tanrıların yolu demektir. Bu dinde tabiat kuvvetlerine ve atalara tapınma vardır.
Sasâniler : İran’da ve İran tesirinde kalan ülkelerde hakim din Zendüştlük (Mecûsilik) idi.
Göktürkler: İslamiyetin doğuşu sırasında Türkler çeşitli din ve kültürlerle çevrili bir sahada yaşıyorlardı. Bu nedenle Hristiyanlık, Zerdüştlük, Budizm, Manihaizm ve Yahudilik gibi dinlerle temasları vardı. Türklerin bir kısmı bu dinlerden bazılarını kabul etmesine rağmen, hiçbirini sahip oldukları inanç ve geleneklerle bağdaştıramamışlardır. Göktürkler kainatın yaratıcısı olarak tek ve ebedi kabul ettikleri Gök Tanrıya inanıyorlardı.
Hindistan: Hinduizm en yaygın dindi. Kast sistemini benimseyen bu dinde en yüksek mevkide Brahmanlar bulunmaktaydı. Hinduizmin katı “kast” sistemine ve Brahman sınıfının otoritesine bir tepki olarak doğan Budizm Hindistan’da fazla etkili olmamıştır.
Çin: Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Budizm dinleri hâkimdi.
Japonya: Konfüçyüslük, Taoizm, Budizm ve Japon milli dini olan fiintoizm dinleri hakimdi. fiinto tanrıların yolu demektir. Bu dinde tabiat kuvvetlerine ve atalara tapınma vardır.
2. Avrupa
a) Siyasi DurumAvrupa’da siyasî birlik yoktu. Batı Roma İmparatorluğunun enkazı üzerinde, Romalıların Barbar diye nitelediği kavimler tarafından birçok devlet kurulmuştur. Bunlar Fransa’da Frank ve Burgond, İspanya’da Vizigot, İtalya’da Ostrogot, Belçika’da Frank, Afrika’da Vandal krallıkları idi. Doğu Roma (Bizans) bu devletlerin çoğuyla mücadele halindeydi. Ayrıca Hunların yerine Macaristan’da Avar Devleti kurulmuştur. Feodalite (derebeylik) Orta Çağ Avrupa’sının siyasi yönetim şekli durumuna gelmişti. Krallar nüfuzlarını yitirmişlerdi.
b) Din ve İnanış
Batı Roma İmparatorluğunun yıkılmasından sonra papalar feodalite sisteminden de yararlanarak kral ve derebeyler üzerinde baskılarını arttırdılar. Orta Çağ Avrupa’sının mutlak hakimi durumuna geldiler. Papaların elinde aforoz, endülüjans ve enterdi gibi yetkiler vardı.
Aforoz: Papa tarafından kullanılan manevi bir silahtır. Aforoz edilen kişi Hristiyan toplumunun dışına atılmış olurdu.
Endülüjans: Hristiyanların günahlarından kurtulmak için papalardan satın aldıkları af kağıtlarına denilmekteydi.
Enterdi: Papanın bir ülkeyi kralı ile birlikte cezalandırmasıdır. İslamiyetin doğuşu sırasında Hristiyanlık, Avrupa kıtasında tek hâkim din durumundaydı.
3. Afrika
İslamiyetin doğuşu sırasında Kuzey Afrika, Suriye ve Filistin, Bizans İmparatorluğu’na bağlıydı. Kızıldeniz sahili ve Aden Körfezi’ne kadar olan sahada Habeşistan Krallığı vardı.Mısır halkı ile Bizans arasında Hristiyanlığın farklı yorumlanmasından dolayı anlaşmazlıklar çıkmış ve Bizans Mısır halkına işkence ile kendi görüşünü kabul ettirmeye çalışmıştır. Habeşistan’da Hristiyanlık hakimdi. Habeş Kralı Ebrehe’nin Mekke’yi almaya yönelik teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlanmıştı